Kendi evini sırtında taşıyan doğanın en sevilen hayvanlarından olan kaplumbağalar hakkında kısa genel bilgiler

Kaplumbağalar sürüngenler sınıfının bir başka takımıdır. Kaplumbağa, pek sert, kemiksi bir kabuk içinde yaşar; son derece ağır yürür. 175 milyon yıldan beri yeryüzünde yaşadıkları bilinmektedir. Bu yıllar içinde birçok hayvan soyu tükendiği halde, kaplumbağalar hala varlıklarını sürdürmektedirler.

Bütün soğukkanlı hayvanlar gibi, kaplumbağalar da daha çok sıcak iklimli yerlerde yaşarlar. Kimisi karada, kimisi suda, kimisi de hem karada, hem suda yaşar. Kışı uykuya yatarak geçirenleri de vardır. Su kaplumbağaları, genellikle karada yaşayan kaplumbağalardan çok daha büyük olurlar.

Kaplumbağanın kabuğu, hayvanın vücudunu hem üstten, hem alttan sarar. Bu kabuğa bağa adı verilir; tırnaksı, kemiksi bir maddeden yapılmıştır. Üst kabukla alt kabuğun birleştiği yerde, hayvanın bacaklarının, başının, kuyruğunun çıkması için delikler bulunur. Kaplumbağa hiçbir zaman kabuğundan ayrılmaz; büyürken de kabuğuyla birlikte büyür.

Kaplumbağanın dişleri yoktur. Buna karşılık, ağız kenarındaki tırnaksı madde sertleşip keskinleşerek, otları kesebilecek bir biçim almıştır. Kaplumbağa yumurtayla ürer. Yavrular yavaş yavaş büyürler. Genellikle bitkiyle beslenirler. Kaplumbağa Omurgalılar’ın en uzun ömürlü hayvanlarından biridir. 150 yıl yaşayanı görülmüştür.

Kaplumbağa ağır yürüyüşüyle ünlüdür. Çok ağır giden arabalara «Kaplumbağa gibi gidiyor!» derler. Yalnız, yorulmadan saatlerce yürüyebilir.

Tavşanla kaplumbağanın hikâyesini bilirsiniz: Kaplumbağa tavşana: «Benimle yarışır mısın?» demiş. Tavşan gülmüş. «Sen benimle nasıl yarışa çıkabilirsin ki!» demiş. Bilirsiniz ya, tavşan çok hızlı koşar. Öyleyken, yarışı kaplumbağa kazanmış. Çünkü tavşan hızla koşmuş, koşmuş, yorulmuş. «Kaplumbağa nasıl olsa bana yetişemez!» demiş. Yatmış. Uyuyuvermiş. Kaplumbağa, okadar yavaş yürüdüğü halde, kararlaştırdıkları yere tavşandan önce varmış.